Kalsam,
Sığdıramam
Bu
deli maviyi ihanet kokan soluğuna
Metropollerin.
Üşür
gözlerimde yediveren tomurcuk,
Yedi
göğün yıldızları.
Yüreğimde
bir maral ağlar,
Hangi
suya eğilsem.
Ellerimin
Dikiş
tutmazlığı
Ellerine
teyellenmişken,
Bağlıydım
hayata
Ama
şimdi
Çözüldüm
her anlamda.
Tırnaklarım
etimden ayrıldı çünkü.
Çünkü
beklenenden tez düştü ak’lar çocuk sakallarıma .
Çünkü
kırıldım saç uçlarıma kadar!
Ve.
Haziran
gibiydi çocuklar, yakmayan sıcaklıklarıyla
Yüzlerinde
yüzlerce iklim,
Alabildiğine
savunmasız, ürkek ve masum .
Ve
böyle temizken hayat ne büyük günah işledik büyümekle.
Hani
diyorum ya ; umuda gülümse hep,
Aç
gözlerini, yosun tutmuşsa da zaman, aldırma!
Sen,
çoktan kapamışsın gözlerini,
Yüzünde
buruk bir gülümseyişi hediye bırakarak.
Artık çıkarım
bulanık köpüklü dalgalardan.
Ağlamam
bu sefer inan,
Yıkıldığında
kumdan şatolarım.
Hem
artık güneş çizmeyi öğrendim.
Gözlerime
hükmetmeyi, susmayı, tırnağımı daha derinden koparıp,
Hıçkırıklarımı
tam sol yanımda yok etmeyi.
Gizlemeyi
ama bi yağmurda geçmiyor söz işte,
Yüreğime.
O
ağlıyor ben damlıyorum .
Bakma
büyümüş gibi yapıyorum.